İLK KEZ KONUŞAN AĞABEYİ, AHMET KAYA'YI ANLATTI...
Yıllardır Ahmet Kaya hakkında sürdürülen spekülasyonlara rağmen bu güne kadar sessizliğini sürdüren Ahmet Kaya'nın ağabeyi Mustafa Kaya ilk kez konuştu ve ağabeyinin siyasi görüşünü gözler önüne serdi... 

'Ahmet çok onurlu bir insandı. Ahmet Kaya, uyuşturucu ticareti yapmadı, vergi kaçırmadı, ülkeyi hortumlamadı, yetim hakkı yemedi. Sadece müzik yaptı. Kendini müzikle anlattı. Ahmet Kaya ülkenin bölünmesi, parçalanması için hangi orduyu beslemiş, hangi silahlı çeteyi kurmuş, hangi düşmanla işbirliği yapmış? Tanrı aşkına, söyleyin?'

***


'Ahmet Kaya PKK'lı değildi. PKK'lı olduğunu hiç hissetmedim. Ahmet: 'Ben bir Kürdüm, bunu yadsıyamam' diyordu. Bir zenci rengini yadsıyabilir mi? Çekik gözlü bir Çinli, kendini yadsıyabilir mi? Tabii ki hayır. İşte Ahmet'in açıklamalarını bu noktada ele almak gerekir. Ahmet milliyetçi değildi, her türlü milliyetçiliğe karşıydı. O bir Türkiyeli devrimciydi, ama Kürttü'


***


Ahmet'in 'o malum gece' de söyledikleri çok masum bir istekti. Sonra da yer yerinden oynadı. Ama ne oldu şimdi her yerde Kürtçe klip çekiliyor, yayınlanıyor. Hatta TRT bile Kürtçe yayın yapmaya başladı. Yani Ahmet'in koyduğu tavrın şimdi ne kadar doğru olduğunu o zaman onun üzerine çatal bıçak atan insanlar bile biliyor.


***


Yıllardır Ahmet Kaya hakkında sürdürülen tüm spekülasyonların ardından bu güne kadar sessizliğini sürdüren Ahmet Kaya'nın ağabeyi Mustafa Kaya ilk kez Birgün Pazar'a Ahmet Kaya hakkında bilinmeyenleri anlattı. Müzik çalışmalarının yanısıra iyi bir ressam olan Mustafa Kaya, bu güne kadar resimlerini ön plana hiç çıkarmamış. Şimdilerde tüm resimlerini kendi açtığı resim galerisinde sergilemeyi düşünüyor. Ahmet Kaya'nın müzik çalışmalarına, bıraktığı yerden sadece kendisinin devam edebileceğini söyleyen Mustafa Kaya, 'Nerde Kalmıştık' adlı projenin gerçekleşmesi için besteler yapıyor. Abi Mustafa Kaya, 'Ahmet Kaya, kaldığı yerden devam ediyor' diyor.


Resim yeteneğiniz varken siz kalkıp üç tane albüm yaptınız. Sizi albüm yapmaya iten neden neydi?


Ben resimden hiç kopmadım. Beste yapmam resimle aramı soğutmadı, aksine müziğin resim yaratısını beslediğini düşünüyorum. Ahmet Kaya, 1985 yılında ilk albümünü çıkarmıştı. Benim albüm çıkartmam ise tamamen tesadüf olmuştu. Zaten o dönemde söz yazıyor ve beste yapıyordum. Burada adını söylemeyeceğim bir çok sanatçıya verdim eserlerimi. İlk kasetim Deli Gözbebekleri çıktı. Derken, iki albüm daha yaptım, daha sonra Ahmet Kaya geldi 'bu son olsun, iki gözüm' dedi. Ondan sonra ben de müziğe ara verdim.




Ahmet Kaya kaset yapmana neden karşı çıktı?


Ahmet benim için endişeleniyordu. Unkapanı'nı hiç sevmez, nefret ederdi. 'Bak abi, burası kurt kapanı, buralar sana layık değil. Sen buralara gelme ben sana söz veriyorum birlikte kaset yapacağız' dedi. Ben de ondan sonra kaset yapmayı bıraktım. Resme yöneldim. TV yapımcılığı ile ilgilenmeye başladım. O dönemde televizyonda 'İçimizden Birisi' adlı sanat ağırlıklı bir program yapıyordum. Daha sonra Samanyolu TV'de 'Doğan ile Cemil' isimli uzun metrajlı bir filmde hem başrol oynadım, hem filmin müziklerini yaptım. Yine TGRT'de 'Laçin Koridoru adlı Azeri yapımı bir filmin müziklerini yapmak için Azerbaycan'a gittim. Bir iki yıl orada kaldım.




Yani popüler olmaya başladınız...


Popüler olmak insanın içindekilerini, üretim duygularını azaltıyor, bu yüzden çok da iyi değilmiş. Bunu o zamanlar anladım.




Bundan bir kaç ay önce Ahmet Kaya tekrar gündeme geldi ve Hürriyet gazetesi Ahmet Kaya'yı bölücülükle suçladı. Ama yine aynı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, bu günlerde Ahmet Kaya'nın Kürt müziğinde bir efsane isim olduğunu ve güzel müzik yaptığını söyledi. Yani Ahmet Kaya eleştirenleri tarafından bile takdir ediliyor artık. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ahmet Kaya'nın misyonu doğruydu. Bu gün Ertuğrul Özkök'ün Ahmet Kaya'yı takdir eden açıklamalarını, bu ülke için bir gerçeğin kabul edilmesi açısından saygıyla karşılıyorum. Ahmet Kaya bu ülkede bir efsaneydi ve bu ülkeyi bölmeye parçalamaya çalışan biri değildi. Tam tersine her sohbetinde, her konserinde şunları söylerdi. 'Bakın dostlar, biz bu ülkenin gerçek sahipleriyiz, herhangi bir milliyetçi mesele bizim işimiz değildir. Biz tüm dünya halklarının kardeşliğinin, birlik ve beraberliğinin sağlanmasından yanayız. Geçmişte ağabeylerimiz Filistin halklarının özgürlüğü için yürüyüş yaparlarken onlar Filistinliliği mi savunuyorlardı? Filistin milliyetçiliği mi yapıyorlardı? Kesinlikle hayır, ağabeylerimiz de ezilen halklardan yana tavır koyuyorlardı. İşte bizim de yaptığımız bugün budur' derdi.




Ahmet Kaya öldükten sonra bile, ona bir saldırı olduğu zaman hiç konuşmadınız. Kardeşinize saldırılar sürerken neden hep suskun kaldınız?


Evet konuşmadım, ama bu sustum anlamına gelmiyor. Ahmet Kaya'nın dünya güzeli iki tane kızı var. Ahmet Kaya'nın kızı, ağabeyi, kız kardeşi, annesi, karısı, dostu, arkadaşı olmak büyük bir onurdur. Büyük bir sorumluluktur. Çünkü Ahmet çok onurlu bir insandı. Kızları babalarıyla gurur duyuyorlardır. Ben de hep gurur duymalarını istedim. Çünkü Ahmet Kaya, uyuşturucu ticareti yapmadı, vergi kaçırmadı, ülkeyi hortumlamadı, yetimin hakkını yemedi. Ahmet Kaya sadece müzik yaptı. Kendini müzikle anlattı. Ahmet Kaya ülkenin bölünmesi parçalanması için hangi orduyu besledi, hangi silahlı çeteyi kurdu, hangi düşmanla işbirliği yaptı. Tanrı aşkına söyleyin? Türkiye'yi bölmek, parçalamak bu kadar kolay mı? Eğer bu kadar kolaysa, vay halimize. Ahmet Kaya, sadece kendi kimliğini özellikle sanatçı olmanın doğal sonucu olarak ve kendi hissiyatına saygı duymanın gereği için dile getirdi.




Her fırsatta Kürt olduğunu dile getirdi ve basın sürekli üzerine gitti...


'Ben Kürdüm' dedi, evet! Bu, 'ben Türkiye'yi parçalamak ve bölmek istiyorum' anlamına mı geliyor, yoksa devletinden korkmayan ama ülkesini seven çağdaş bir aydının ve sanatçının kendini özgün ve özgür hissetmesinin doğal bir dışavurumu mu? Ahmet Kaya hiçbir zaman yüz kızartıcı bir suçtan yargılanmadı. Benim inandığım gibi o da devrimcilerin ve aydınların inandığı yolda gidiyordu. Basının zaten istediği de buydu. Bizlerden, kalkıp savunma yaparak onlara malzeme olmamız bekleniyordu. Bu da Ahmet Kaya'nın felsefesine aykırı olurdu, kaldı ki biz bunu görüyorduk ve ne kendimizi ne de Ahmet'i popüler kültürün malzemesi yaptık. Bir diğer nedeni de, eşinden dolayı konuşmadık. Kalkıp biz bir şey söyleriz eşi neden böyle söyledin der, farklı algılanır, çocukları bu durumdan mahçup olur. Bu yüzden mümkün olduğunca Ahmet'e her açıdan zarar gelebilecek nedenlerden uzak durduk. Acımız zaten kemiriyordu içimizi. O onurlu acıyı yeterince çekmek istedik, Ahmet'i yitirmenin acısına saygı duymak istedik. 




Ahmet Kaya'nın abisi olarak en iyi siz bilirsiniz, gerçekten Ahmet Kaya Apo'cu muydu? 


Apocu'luğu, ya da PKK'yı (şimdilerde adı değişti, ama hala aynı adla tanındığı için bu adı kullanıyorum) devletin güvenlik kaygısının dışında, insanlararası ilişkilerde bir tehdit ya da ayrımcılık unsuru olarak, dilsel bağlamda kullanıma sürmeyi son derece tehlikeli buluyorum. Bir yerlerde profesyonel anlamda PKK'lı olan bir kesim vardır. Bu doğru. Ama bu kesim güvenlik güçleriyle zaten çatışma halindedirler. Ve onların mevcut yasalar karşısındaki konumları bellidir. Ancak kendine 'Ben Kürdüm' diyen her insan ya da sanatçıyı bu PKK kavramıyla ilişkilendirip, yasadışı zemine çekmeyi, yasalarla çelişir hale sokup suçlu ilan etmeyi son derece tehlikeli buluyorum ve bana göre gerçek düşmanlık bu zeminde hayatiyet bulur. Bu açıklamayı zorunlu gördüm.




Ahmet Kaya özelinde konuşsak...


Ahmet Kaya PKK'lı değildi. PKK'lı olduğunu hiç hissetmedim. Ahmet: 'Ben bir Kürdüm, bunu yadsıyamam' diyordu. Bir zenci rengini yadsıyabilir mi? Çekik gözlü bir Çinli, kendini yadsıyabilir mi? Irakta'ki bir Türkmen, Yunanistan'daki bir Türk kendi etnik yapılanışını yadsıyabilir mi? Tabi ki hayır. İşte Ahmet'in açıklamalarını bu noktada ele almak gerekir. Ahmet milliyetçi değildi, her türlü milliyetçiliğe karşıydı. Ahmet Kaya Türkiyeli bir devrimciydi ama Kürttü. O bir devrimci olarak müzik yapmak istiyordu. Ahmet'in kalkıp 'Ben Kürdüm' demesinin ardında bu devrimci tavır vardı. Ondan sonra Kürtçe nefis bir Türkü okudu ve esere bir de klip çekti ve bu klip'i yayınlamak istedi. Ahmet'in 'o malum gece' de söyledikleri çok masum bir istekti. Sonra da yer yerinden oynadı. Ama ne oldu şimdi her yerde Kürtçe klip çekiliyor, yayınlanıyor. Hatta TRT bile Kürtçe yayına başladı. Yani Ahmet'in koyduğu tavrın şimdi ne kadar doğru olduğunu o zaman onun üzerine çatal bıçak atan insanlar bile biliyor. Ahmet'in bu tavrı Türkiye'nin geleceğini ne kadar net gördüğünün de somut bir kanıtıdır. O ülkesinde ve ülkesi dışında, uluslararası platformda başarılı bir sanatçı ve aynı zamanda bir Türkiye devrimcisiydi. Ahmet Kaya, Fidel Kastro'nun özel davetlisi olarak Küba'ya gitti. Eşi ve çocuklarıyla birlikte Kastro'nun özel misafiri olarak Küba'da Türkiye'li bir devrimci sanatçı olarak ağırlandı. Ahmet Kaya sadece Kürtlere türkü söylemedi ki. Türkiye'ye, Ortadoğuya ve tüm dünyaya söyledi.




Siz böyle söylüyorsunuz ama bir zamanlar Ahmet Kaya'nın Abdullah Öcalan posteri önünde konser verdiğini gösteren resimleri yayınlanmıştı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Bu konuda benim ne düşündüğümden çok Ahmet'in ne düşündüğü önemli. Ama biliyorsunuz ki Ahmet de şu anda bu düşüncelerini dile getirecek konumda değil. Olsaydı ne düşündüğünü, orada ne yaptığını ve posterin altındayken kendisinin ne hissettiğini öğrenmiş olacaktık. Benim kalkıp şu anda aramızda fiziki olarak bulunmayan bir insanı belli bir format içine sıkıştırıp yorumlamamı son derece etik dışı buluyorum ve o kişiye saygısızlık olur. Ben kendi kişisel yorumumla kalkıp çok saygı duyduğum bir müzik adamını, üzerinde tartışma yaratılacak bir kategoriye sokma hakkını kardeşi olsam bile kendimde bulamıyorum.




Ahmet Kaya öldükten sonra içinizde bir burukluk kaldı mı?


O kadar saldırı oldu ama biz hem siyasi anlamda hem de insani boyutta olgun ve metanetli davrandık. Yine de kimseye kırgın değilim. Herkes ne yaptığını çok iyi biliyor. Cenazesinde olup bitenler, sonrasında yapılan konuşmalar ve çizilen senaryolar. Ben bunu fazla açmak istemiyorum. Bu Ahmet'in ölümüne saygısızlık olur. Zaman gerçek yol göstericidir. Ve biz şimdiden zamana etki yapmamalıyız. Ben burada Ahmet'le ilgili konuşursam ve bu onun müziğini, onun imajını etkilerse üzülürüm. Çünkü benim böyle bir hakkım yoktur. Ahmet'in gerek Türkiye'de ve gerekse yurtdışına çıkışından sonra neler olup bittiğini açıklamak ve yorumlamak bana göre sadece Ahmet Kaya'ya ve onun müziğine zarar verir. Onun ağabeyi, dostu ve arkadaşı olarak ben bunu yapmak istemiyorum. Zaman yalan ve dolanı atar bir yana, geriye sadece gerçek kalır. Hani ünlü bir söz var ya; 'Güneş çamurla sıvanmaz'. Ama ne yazık ki, cenazesinde hoş olmayan, basitlikler ve bana göre düzeysizlikler yaşandı. 




Basitlikler ya da düzeysizlikler derken kastınız nedir? 


Paris'te yaşayan ve orada PKK'nın sorumlusu olduğunu söyleyen bir zat, düzey olarak hiç de onanmayacak sözler ile beni incitti. Söylemleri, Ahmet Kaya'nın devrimci kişiliğine doğrudan saygısızlıktı. Belki benim oradaki yaklaşımıma da bir misillemeydi bu. Çünkü Ahmet'in cenazesini malzeme yapmalarına izin vermedim. Ama bu ucuz söylemlerinden dolayı PKK'lılarla polemiğe de girmedim. Çünkü biraz önce de belirttiğim gibi bu Ahmet'e saygısızlık olurdu. Bu ayıbı onlara bıraktım. Ne olursa olsun ben orada misafirdim. Acım büyüktü.


Her zaman Ahmet şunu söylerdi. 'Abi küçük şeyler ile uğraşmak bizim konumuz değil. Bak bu ülke bir orkestra gibi ve ben de dişimle tırnağımla bu orkestrayı yönetmeye talip oldum ve yönetiyorum da. Şimdi biz kalkıp bu orkestranın önünde limon yiyip de nefesli sazları bozarak orkestranın uyumunu bozanlara karşı durmamız gerekmektedir. Ulan Allahsız herkes kendi işini en iyi yapsa olay kendiliğinden çözülür. Sen memursun kalkmış kaset yapıyorsun' dedi ve kahkaha ile gülerek, 'Boş ver abi biz devrimciyiz. Ruhumuza işlemiş bizim devrimcilik. Devrimci kalacağız ve bir devrimci gibi öleceğiz. Ama ben Kürt doğdum Kürt öleceğim. Hiç bir partiye mensup değilim. Hiç bir parti ya da örgüt ya da kişi beni zerre kadar ilgilendirmiyor.' dedi ve sırtında paltosu elinde rakısı ile gülerek, 'bunlar da bir gün devrimci olacaklar, merak etme' diyerek rakısını yudumladı. 
ANKET
 


Ahmet Kayanın En sevdiğiniz ALBÜMÜ
Beni Bul
Biraz Da Sen Ağla
Dokunma Yanarsın
Dosta Düşmana Karşı
Hoşçakalın Gözüm
An Gelir
Acılara Tutunmak
Başım Belada

(Sonucu göster)


YUSUF HAYALOĞLU
 
Yusuf Hayaloğlu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yusuf Hayaloğlu
Takma adı Yusuf Hayaloğlu
Doğum 1953
Tunceli
Ölüm 3 Mart 2009
İstanbul
Meslek Şair,Söz Yazarı 1953 - 2009

HAYATI
Akciğerindeki tümör nedeniyle uzun süredir kanser tedavisi gören Yusuf Hayaloğlu 56 yaşında hayata gözlerini yumdu.Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı.16 Kasım 2000 tarihinde hayatını kaybeden sanatçı
1953'te doğdu. Kardeşi Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyiydi.Flash TV ve Kral TV 'de programlar yapan Hayaloğlu'nun cenazesi 4 Mart 2009 tarihinde önce Armutlu Cemevi'nden daha sonra ikindi namazının ardından Yeniköy mezarlığına defnedilmiştir.(MEKANI CENNET OLSUN)

Gözleri İntihar Mavi adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Adı Bahtiyar, Başkaldırıyorum, Ayrılığın Hediyesi, Yüreğim Kanıyor gibi şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve yorumlanmıştı.
ESERLERİ
 
--Kitapları--

Gözleri İntihar Mavi (Anka Yayınları)
"Dur... Ağlama Gözlerim" (Ağaç Kitabevi Yayınları, 2010) --Şiir Albümleri [değiştir]

Ah Ulan Rıza
Bir Acayip Adam
--Şiirleri--

İstanbul Acılar Kraliçesi
Demek Şimdi Gidiyorsun*Ah Ulan Rıza
Merhaba Nalan
İşte Gidiyorum
Asi Bir Küheylan
Topal Sevda
Beni Düşün,Unutma
Biz Üç Kişiydik
Bir Veda Havası
Ayrılığın Hediyesi
Başım Belada
Bir Anka Kuşu
Merhaba Nalan
Ceylan Seni Vuramam
İncinen Gurur
Dağlarda Kar Olsaydım
Adı Bahtiyar
Hani Benim Gençliğim
Hangi Ayrılık
Hayat Nedir Anne
Can Dostum
Ahmet Kaya ile tanışma
 
Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Yusuf Hayaloğlu,kardeşi Gülten Hayaloğlu'nun Ahmet Kaya ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti
 
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti 03 Mart 2009 Salı 12:27 Onun dediği gibi 'Keşke yalan olsaydı." Şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında hayatını kaybetti. "Ayrılık hediyesi"ni bırakıp gitti Onlarca sanatçının okuduğu 'Dağlarda kar olsaydım' yada İbrahim Tatlıses'in meşhur 'Nankör kedi' gibi türkülerinin yaratıcısı şair Yusuf Hayaloğlu hayatını kaybetti. Bazen acı dinmez, bazen de yağmur.. sevgilim üzülme, her şey unutulur.. suskunuz bu aksam üstü, hasrete yanmışız, neylersin.." ve "birazdan kudurur deniz.. birazdan dalgaların sırtından, üst üste fışkıran rüzgarlar, bir intikam gibi saldırınca üstüne; yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın.. sen artık buralarda duramazsın.." Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde solunum yetmezliği nedeniyle 8 gündür tedavi gören 56 yaşındaki ünlü şair Yusuf Hayaloğlu, bu sabah hayata gözlerini yumdu. Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. ŞİİRLERİ SEVİLEN ŞARKILAR OLDU Veya 'Yorgun Demokrat'ın, 'Nazlıcan ve Bedirhan'ın, 'Hani benim gençliğim'in, 'Bir acayip adam'ın ve yüzlercesinin şairi Şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından şarkı olarak bestelenen Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın da ağabeyiydi. Ahmet Kaya'nın sevilen birçok şarkısının söz yazarıydı. KEŞKE BİR YALAN OLSAYDIM! ''Gözleri İntihar Mavi'' adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun ünlü şarkıları şunlardı: -''Hani Benim Gençliğim'', BU UNUTULMAZ TÜRKÜ DE ONUN ESERİYDİ... Şu dağlarda kar olsaydım olsaydım Bir asi rüzgâr olsaydım olsaydım Arar bulur muydun beni beni Sahipsiz mezar olsaydım olsaydım Şu yangında har olsaydım olsaydım Ağlayıp bizâr olsaydım olsaydım Belki yaslanırdın bana bana Mahpusta duvar olsaydım olsaydım Şu bozkırda han olsaydım olsaydım Yıkık perişan olsaydım olsaydım Yine sever miydin beni beni Simsiyah duman olsaydım olsaydım Şu yarada kan olsaydım olsaydım Dökülüp ziyan olsaydım olsaydım Bu dünyada yerim yokmuş yokmuş Keşke bir yalan olsaydım olsaydım



More Cool Stuff At POQbum.com

 
Bugün 7 ziyaretçi (93 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol