Özgürlükler ön koşul mu?

Özgürlükler Ön Koşul mu?

Nedense Mahsun Kırmızıgül'le filmi “Beyaz Melek” üzerine röportajı okurken o geceyi düşündüm. Ahmet Kaya'ya çatal, bıçak ve hakaretlerin yağdığı geceyi.

2000 yılında sevgili dostum Ruşen Çakır Metis Yayınları'nın siyah beyaz kitaplar dizisinde yayınlanmak üzere Güneydoğu’daki sivil dünya üzerine bir kitap yapmamı önermişti. Kabul etmiş, kitabı hazırlamıştım. Kitap, “Güneydoğu’da Sivil Hayat” ismiyle Metis Yayınları arasında 2001 Ekim ayında yayınlanmıştı. O kitabın görüşmelerinden biri, dönemin Diyarbakır İnsan Hakları Şube Başkanı Osman Baydemir’e aitti.

“Bölgede yoğun olarak yaşanan insan hakları ihlalleri ve yaşam hakkı ile ilgili ciddi başvurular alıyor ve ilgileniyorsunuz. Peki, başka hak ihlalleri ile ilgilenmek de var mı gündeminizde,” mealinde sorular da sormuştum Sayın Baydemir’e.

Yanıtlamıştı: “Her gün çok yoğun “yaşam hakkı” ihlalleri ile ilgili başvurular alıyoruz. O nedenle ilgi alanımızın bununla yoğunlaşması doğal. Ama bu diğer hak ihlalleri ile ilgili çalışmayacağımız anlamına gelmiyor. Çevre hakkı, kent hakkı ve benzeri gibi diğer hak alanları ile de önümüzdeki dönem itibariyle ilgileneceğiz,” demişti. Ve dedikleri 7 yıl önce bir kitap içinde tarihe not olarak düşmüştü.

Bir başka eski tarih, 10 Şubat 1999, İstanbul Magazin Gazetecileri Derneğinin Ödül Töreni Gecesi. Tören, Show televizyonundan canlı olarak veriliyor. Halkoyu ile belirlenen “Yılın sanatçısı ödülü Ahmet Kaya” ya verilmiş. Ödülünü almak üzere Ahmet Kaya sahnede. Şarkısını söylemeden birkaç şey söylüyor. “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Annelerine, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye Halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var. Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayınlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim. Ve bu şarkıya bir de klip çekeceğim. Aranızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum. Yayınlamazlarsa Türkiye Halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.”

Salonda bir sessizlik olur. Ardından şarkısını okur Ahmet Kaya, şarkı biter yerine geçerken salondan çatal bıçak fırlatmalar ve hakaretler yağar Ahmet Kaya’nın masasına. Sonra sahneye bir pop müzik sanatçısı(!) çıkar. “Bu devirde kimse sultan değil” parçasının kimi sözlerini değiştirerek okur ve bir provokatif sahne düzeni oluşur. Salonu eşiyle birlikte terk etmek zorunda kalan Ahmet Kaya’nın dışındakilerin birçoğu sahnededir. Olmadık şekilde magazin gecesinde “Onuncu Yıl Marşı” okutulur. Sahnede biri daha vardır, epeyce sonraları “Kardeşlik Türküsü”nü okuyacak olan Bingöllü Mahsun…

Nedense geçen hafta 2 Aralık 2007 Pazar günü BirGün gazetesinde Gülşen İşeri’nin türkücü Mahsun Kırmızıgül'le filmi “Beyaz Melek” üzerine uzun röportajını okurken o geceyi düşündüm. İşeri’nin röportajında başlığa çekilen şuydu: “Müziğin ve Sinemanın Dili Yok”. Belki başka şeylerin de dili yok. Ama tarihin ve yaşanmışlıkların dili var. İstediği kadar Mahsun “Özgürlüklerin olduğu bir ülkede, halkların kardeşçe yaşamasını düşlüyorum ve öyle yaşamak istiyorum.” dese de tarih unutmuyor ve affetmiyor işte.

Kendi mesleğinizden olan bir sanatçının bugün artık sıradanlaşan ve kendinizin bile yaptığı ve sıradanlaştırdığı “işe” (Kürtçe okumaya) çok değil 10 yıl önce tahammül edemeyen güruha dahil oluyorsanız, üstelik bu herkesin belleğinde tazeliğini, canlılığını koruyorsa kim inanacak sizin kardeşlik, özgürlük sözlerinize. Demem o ki, keşke Gülşen İşeri, bu kadar yüksek perdeden konuşan bir türkücüye o geceyi de sorsaydı. Eminim “söz ve eylem” olanca çıplaklığıyla “Ben buradayım” diyecekti...

Geçen hafta Diyarbakır’da Büyükşehir Belediyesi tarafından “Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi” açıldı. Ben de açılışa gitmiştim. Açılışları, merasimleri, düğünleri çok sevmem, ama bu açılışı özellikle ajandama yazmıştım. Havanın soğukluğuna rağmen de gitmiştim. Doğrusu savaşın, şiddetin, sınır ötesi operasyonların tüm hızıyla yelken açtığı bir tarihte bu çaba önemliydi. Osman Baydemir’in bu kez Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hayvanların da hakları olduğundan/olması gerektiğinden hareketle bölgenin en büyük ve en modern Hayvan Bakımevinin açılması ve desteklenmesi için, belediyesinin kıt kaynaklarını seferber etmesini, çabasını izlerken nedense aklıma yukarıda tarihe dair paylaştıklarım geldi.

Bir yanda bir türkücü, şimdi sinemacı haklardan ve özgürlüklerden söz ediyor, geçmişte kendisinin de içinde olduğu yaşatılmış hak ihlalinin basit bir özrüne dahi ihtiyaç duymadan, hatta hiç yaşanmamış gibi, unutarak!

Öte yanda bir yönetici- siyasetçi- sivil toplumcu tarihe not düşüp geçmişte hak ihlalleri ile ilgili biri olarak bugün de “ağzı var dili yok”ların yaşam hakları için alan yaratarak…

Şeyhmuz Diken
08 Aralık 2007 / Birgün Gazetesi

 
ANKET
 


Ahmet Kayanın En sevdiğiniz ALBÜMÜ
Beni Bul
Biraz Da Sen Ağla
Dokunma Yanarsın
Dosta Düşmana Karşı
Hoşçakalın Gözüm
An Gelir
Acılara Tutunmak
Başım Belada

(Sonucu göster)


YUSUF HAYALOĞLU
 
Yusuf Hayaloğlu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yusuf Hayaloğlu
Takma adı Yusuf Hayaloğlu
Doğum 1953
Tunceli
Ölüm 3 Mart 2009
İstanbul
Meslek Şair,Söz Yazarı 1953 - 2009

HAYATI
Akciğerindeki tümör nedeniyle uzun süredir kanser tedavisi gören Yusuf Hayaloğlu 56 yaşında hayata gözlerini yumdu.Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı.16 Kasım 2000 tarihinde hayatını kaybeden sanatçı
1953'te doğdu. Kardeşi Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyiydi.Flash TV ve Kral TV 'de programlar yapan Hayaloğlu'nun cenazesi 4 Mart 2009 tarihinde önce Armutlu Cemevi'nden daha sonra ikindi namazının ardından Yeniköy mezarlığına defnedilmiştir.(MEKANI CENNET OLSUN)

Gözleri İntihar Mavi adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Adı Bahtiyar, Başkaldırıyorum, Ayrılığın Hediyesi, Yüreğim Kanıyor gibi şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve yorumlanmıştı.
ESERLERİ
 
--Kitapları--

Gözleri İntihar Mavi (Anka Yayınları)
"Dur... Ağlama Gözlerim" (Ağaç Kitabevi Yayınları, 2010) --Şiir Albümleri [değiştir]

Ah Ulan Rıza
Bir Acayip Adam
--Şiirleri--

İstanbul Acılar Kraliçesi
Demek Şimdi Gidiyorsun*Ah Ulan Rıza
Merhaba Nalan
İşte Gidiyorum
Asi Bir Küheylan
Topal Sevda
Beni Düşün,Unutma
Biz Üç Kişiydik
Bir Veda Havası
Ayrılığın Hediyesi
Başım Belada
Bir Anka Kuşu
Merhaba Nalan
Ceylan Seni Vuramam
İncinen Gurur
Dağlarda Kar Olsaydım
Adı Bahtiyar
Hani Benim Gençliğim
Hangi Ayrılık
Hayat Nedir Anne
Can Dostum
Ahmet Kaya ile tanışma
 
Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Yusuf Hayaloğlu,kardeşi Gülten Hayaloğlu'nun Ahmet Kaya ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti
 
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti 03 Mart 2009 Salı 12:27 Onun dediği gibi 'Keşke yalan olsaydı." Şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında hayatını kaybetti. "Ayrılık hediyesi"ni bırakıp gitti Onlarca sanatçının okuduğu 'Dağlarda kar olsaydım' yada İbrahim Tatlıses'in meşhur 'Nankör kedi' gibi türkülerinin yaratıcısı şair Yusuf Hayaloğlu hayatını kaybetti. Bazen acı dinmez, bazen de yağmur.. sevgilim üzülme, her şey unutulur.. suskunuz bu aksam üstü, hasrete yanmışız, neylersin.." ve "birazdan kudurur deniz.. birazdan dalgaların sırtından, üst üste fışkıran rüzgarlar, bir intikam gibi saldırınca üstüne; yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın.. sen artık buralarda duramazsın.." Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde solunum yetmezliği nedeniyle 8 gündür tedavi gören 56 yaşındaki ünlü şair Yusuf Hayaloğlu, bu sabah hayata gözlerini yumdu. Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. ŞİİRLERİ SEVİLEN ŞARKILAR OLDU Veya 'Yorgun Demokrat'ın, 'Nazlıcan ve Bedirhan'ın, 'Hani benim gençliğim'in, 'Bir acayip adam'ın ve yüzlercesinin şairi Şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından şarkı olarak bestelenen Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın da ağabeyiydi. Ahmet Kaya'nın sevilen birçok şarkısının söz yazarıydı. KEŞKE BİR YALAN OLSAYDIM! ''Gözleri İntihar Mavi'' adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun ünlü şarkıları şunlardı: -''Hani Benim Gençliğim'', BU UNUTULMAZ TÜRKÜ DE ONUN ESERİYDİ... Şu dağlarda kar olsaydım olsaydım Bir asi rüzgâr olsaydım olsaydım Arar bulur muydun beni beni Sahipsiz mezar olsaydım olsaydım Şu yangında har olsaydım olsaydım Ağlayıp bizâr olsaydım olsaydım Belki yaslanırdın bana bana Mahpusta duvar olsaydım olsaydım Şu bozkırda han olsaydım olsaydım Yıkık perişan olsaydım olsaydım Yine sever miydin beni beni Simsiyah duman olsaydım olsaydım Şu yarada kan olsaydım olsaydım Dökülüp ziyan olsaydım olsaydım Bu dünyada yerim yokmuş yokmuş Keşke bir yalan olsaydım olsaydım



More Cool Stuff At POQbum.com

 
Bugün 2 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol