Ahmet Kaya bu günleri görseydi...
Daha dün, Kürtçe şarkı söylemek istediği için vatanından kovulan Ahmet Kaya... Şimdiyse, bu ülkenin Başbakanı, bu konu hakkında ezber bozan şeyler söylüyor. Olacak iş mi bu? Üstelik yapılan işin siyaseten -oy olarak- karşılığı şimdilik yokken.....

Orada bir köy var uzakta diye başlayan, Ahmet Kutsi Tecer’e ait şiiri bilirsiniz. Birçoğunuz gibi ben de şiirden değil, şarkısından biliyorum.


Ekşi Sözlük’te gezinirken, Sezen Aksu başlığında, Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında Tunceli’de sahneye çıkan Aksu’yu eleştiren bir Yeniçağ Gazetesi yazısı gördüm. Altında pozitif, negatif yorumlar var. Okurken bu şiir geldi aklıma. Gazeteden Behiç Kılıç, Sezen Aksu’nun “Tunceli gibi PKK’lı” bir yerde, böylesine coşkulu bir konser vermesini kötü bir şey olarak görmüş ki, yerden yere vuruyor. Bununla da kalmıyor, şarkıcıyı geçmişte de Rumlarla birlikte şarkı söylemekle eleştiriyor. Hem doğuda hem batıda barışa karşı çıkan, hayli kaba kelimelerle bezenmiş bu yazı; üzerine fikrî bir tartışma yapma zeminini baştan kapatıyor. Yazı üzerine tabii ki konuşmayacağım.

Askerliğim, sadece Genelkurmayın resmi sitesine giriş yapabildiğim, kısıtlanmış bir bilgisayarla geçti. Genelkurmayın günlük basın seçkisinde kendine istikrarlı bir şekilde yer bulan bu gazeteyi ve Behiç Kılıç’ı 6 ay boyunca takip etme şansına-şansızlığına da sahip olmuştum. Yazar, “PKK festivalinde şişman serçe” diyerek yerden yere vuruyor Sezen Aksu’yu ve bölücü olarak ilan ediyor. Yanlış okumadınız. Aksu, yıllar süren kanlı bir ısrarla “bizim” olduğunu kanıtlamaya çalıştığımız bir memleket toprağında şarkı söylediği için bölücü olarak tanımlanıyor.

Başta da dediğim gibi. “Oralarda bir köy var çook uzakta. Gitmesek de, görmesek de ve hatta hiç sevmesek de, o köy bizim köyümüz”. Bunun bir nevi kıskanç, şımarık bir çocuk tavrı olduğunu düşünüyorum hemen. “Bütün oyuncaklar benim ve oynamadıklarımı da kırar atarım, yine size vermem” diyen şımarık bir çocuk tavrı.

Ne acı ki Behiç Kılıç ve bu ülkenin diğer milliyetçi öncüleri, koca bir coğrafyaya “gidilmemesi, görülmemesi, şarkı bile söylenmemesi gereken bir yer” muamelesi yapıyorlar yıllardır. Aksini söyleyen, yapan kişiler ise bölücü onlara göre. Memleketin en önemli, kanlı meselesine bir tür çocuk şımarıklığı ile yaklaşıyorlar. Çok garip...

Sezen Aksu, Behiç Kılıç, Tunceli, vatanın gidilmemesi gereken yerleri derken insanın aklına şu güncel konu geliyor hemen; Meşhur Kürt Açılımı.

Sıcak bir şekilde gündemimizde olduğu üzere; bu ülkede Kürt sorunu dipsiz bir kuyu -kuyu diyince aklınıza başka şeyler gelmesin- ve üzerine cümle kurmak -hâlâ- büyük bir cesaret istiyor.

Sıcacık bir örnek. Daha dün, Kürtçe şarkı söylemek istediği için vatanından kovulan bir Ahmet Kaya var önümüzde. Şimdiyse, sevelim ya da sevmeyelim, bu ülkenin Başbakanı, bu konu hakkında daha önce edilmemiş cümleler kuruyor. İçişleri Bakanı Cengiz Çandar ve Mithat Sancar gibi “aykırı” isimlerden akıl alıyor. Olacak iş mi bu? Hepimiz biliyoruz ki, yapılan işin siyaseten -oy olarak- karşılığı şimdilik yok.

Zira AKP için oy deposu niteliğinde olan Orta Anadolu başta olmak üzere geniş bir ülke coğrafyasında, Kürt meselesine yönelik itirafçı bir barış planına nasıl bakılır, henüz kestirmek çok güç. Eminim Erdoğan da şimdilik bunu kestiremiyor. Buna rağmen atılan adımlar fazlasıyla umut verici. (Bu kitlenin aksine, kentli kalabalıkların Kürt açılımı konusunda tutumunu tartışmak başka bir yazı konusu ki, asıl trajik hikâye orada sanırım.)

Öncelikle Kürt açılımı diye paketlenen sürecin ismi bile önemli ve geçmişte yapılanlardan niyet olarak farkını ortaya koyuyor. Zira bu isim, bugüne kadar yapılan yanlışları kabul eden, bundan sonrasının demokrasiyle, haklarla, özgürlükle ve en önemlisi eşitlikle şekillenmesi gerektiğini ifade eden bir isim: Bir nevi itiraf.

Türk devleti, tarihinde ilk kez Kürtlere karşı itirafçı bir yaklaşım geliştiriyor ve bir şeyin farkına iyiden iyiye varıyor. Büyük üstat Çetin Altan’ın da dediği gibi: “Kiminle savaşıyorsan, onunla barış yaparsın”.

Meselenin diğer tarafı olarak görülen Türk halkının, konuya nasıl tepki vereceğini konuşurken geliştirilen dil de çok önemli. En başta bu halka, kana susamış, savaş yanlısı, ölümü, işkenceyi, ayrımcılığı kutsayan bir halk muamelesi yaparak yola çıkamayız. Buna inanamayız.

Burada, siyasetçilerin insaniyetten uzak bu dilini yok edecek, birlikte yaşamayı kutsayacak bir halk dilinin, kendi kendine oluşacağını varsayarak yolumuza devam etmek zorundayız. Yoksa devletin, siyasetin soğuk, gri ve sevimsiz labirentlerinde çok defa kayboldu bu ülke; kaybolduk. Buna bir kez daha izin vermeyeceğiz! Şunu da bir düşünün; dünyada hiç bir halk, savaş bitiren, gözyaşını dindiren, anaların yüreğini ferahlatan bir lideri yarı yolda koymamıştır.

MHP, CHP gibi içi boşaltılmış milli değerler üzerinden siyaset yapan oluşumların, savaş, kaos ve cenazeyle beslenmesi siyaseten anlaşılabilir bir tutum. Zira kan ve gözyaşı olmayan, ferahlamış, kaynaklarının büyük bir bölümünü kör bir savaşa harcamayan, ekonomik açıdan ülkeyi yiyip bitiren bu kamburu yok etmiş bir ülke, Mehmetlere, Bawerlere silah, kan ve kin yerine yeni imkânlar sunacak. Bunu çok iyi biliyorlar!

Asıl mesele, bu kinci dili ciddiye alınmayacak hale getirecek barış hevesini ortaya koymak, bu dili iyice marjinalize etmek olacak. Bu noktada asıl insiyatifiyse, 30 yıldır bakkala bile gitmemiş gerçek hayatın dışında bir emekli asker ya da ülkenin yarısını yok sayan gazeteciler, siyasetçiler almayacak. Biz alacağız, barışı gerçekten isteyenler alacak...

Bu ülkede daha dün, imkânsız dediğimiz şeyler bir bir olurken hepimize büyük görevler düşüyor.

Unutmayalım ki barışa hiç olmadığı kadar yaklaştık. Bunun farkına varalım ve hep birlikte bağıralım:

Barış, hemen şimdi!

Sinan Demirez
16 Ağustos 2009 / Star Gazetesi
ANKET
 


Ahmet Kayanın En sevdiğiniz ALBÜMÜ
Beni Bul
Biraz Da Sen Ağla
Dokunma Yanarsın
Dosta Düşmana Karşı
Hoşçakalın Gözüm
An Gelir
Acılara Tutunmak
Başım Belada

(Sonucu göster)


YUSUF HAYALOĞLU
 
Yusuf Hayaloğlu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yusuf Hayaloğlu
Takma adı Yusuf Hayaloğlu
Doğum 1953
Tunceli
Ölüm 3 Mart 2009
İstanbul
Meslek Şair,Söz Yazarı 1953 - 2009

HAYATI
Akciğerindeki tümör nedeniyle uzun süredir kanser tedavisi gören Yusuf Hayaloğlu 56 yaşında hayata gözlerini yumdu.Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı.16 Kasım 2000 tarihinde hayatını kaybeden sanatçı
1953'te doğdu. Kardeşi Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyiydi.Flash TV ve Kral TV 'de programlar yapan Hayaloğlu'nun cenazesi 4 Mart 2009 tarihinde önce Armutlu Cemevi'nden daha sonra ikindi namazının ardından Yeniköy mezarlığına defnedilmiştir.(MEKANI CENNET OLSUN)

Gözleri İntihar Mavi adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Adı Bahtiyar, Başkaldırıyorum, Ayrılığın Hediyesi, Yüreğim Kanıyor gibi şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve yorumlanmıştı.
ESERLERİ
 
--Kitapları--

Gözleri İntihar Mavi (Anka Yayınları)
"Dur... Ağlama Gözlerim" (Ağaç Kitabevi Yayınları, 2010) --Şiir Albümleri [değiştir]

Ah Ulan Rıza
Bir Acayip Adam
--Şiirleri--

İstanbul Acılar Kraliçesi
Demek Şimdi Gidiyorsun*Ah Ulan Rıza
Merhaba Nalan
İşte Gidiyorum
Asi Bir Küheylan
Topal Sevda
Beni Düşün,Unutma
Biz Üç Kişiydik
Bir Veda Havası
Ayrılığın Hediyesi
Başım Belada
Bir Anka Kuşu
Merhaba Nalan
Ceylan Seni Vuramam
İncinen Gurur
Dağlarda Kar Olsaydım
Adı Bahtiyar
Hani Benim Gençliğim
Hangi Ayrılık
Hayat Nedir Anne
Can Dostum
Ahmet Kaya ile tanışma
 
Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Yusuf Hayaloğlu,kardeşi Gülten Hayaloğlu'nun Ahmet Kaya ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır.Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur.Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti
 
Şair Yusuf Hayaloğlu gitti 03 Mart 2009 Salı 12:27 Onun dediği gibi 'Keşke yalan olsaydı." Şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında hayatını kaybetti. "Ayrılık hediyesi"ni bırakıp gitti Onlarca sanatçının okuduğu 'Dağlarda kar olsaydım' yada İbrahim Tatlıses'in meşhur 'Nankör kedi' gibi türkülerinin yaratıcısı şair Yusuf Hayaloğlu hayatını kaybetti. Bazen acı dinmez, bazen de yağmur.. sevgilim üzülme, her şey unutulur.. suskunuz bu aksam üstü, hasrete yanmışız, neylersin.." ve "birazdan kudurur deniz.. birazdan dalgaların sırtından, üst üste fışkıran rüzgarlar, bir intikam gibi saldırınca üstüne; yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın.. sen artık buralarda duramazsın.." Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde solunum yetmezliği nedeniyle 8 gündür tedavi gören 56 yaşındaki ünlü şair Yusuf Hayaloğlu, bu sabah hayata gözlerini yumdu. Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. ŞİİRLERİ SEVİLEN ŞARKILAR OLDU Veya 'Yorgun Demokrat'ın, 'Nazlıcan ve Bedirhan'ın, 'Hani benim gençliğim'in, 'Bir acayip adam'ın ve yüzlercesinin şairi Şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından şarkı olarak bestelenen Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın da ağabeyiydi. Ahmet Kaya'nın sevilen birçok şarkısının söz yazarıydı. KEŞKE BİR YALAN OLSAYDIM! ''Gözleri İntihar Mavi'' adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun ünlü şarkıları şunlardı: -''Hani Benim Gençliğim'', BU UNUTULMAZ TÜRKÜ DE ONUN ESERİYDİ... Şu dağlarda kar olsaydım olsaydım Bir asi rüzgâr olsaydım olsaydım Arar bulur muydun beni beni Sahipsiz mezar olsaydım olsaydım Şu yangında har olsaydım olsaydım Ağlayıp bizâr olsaydım olsaydım Belki yaslanırdın bana bana Mahpusta duvar olsaydım olsaydım Şu bozkırda han olsaydım olsaydım Yıkık perişan olsaydım olsaydım Yine sever miydin beni beni Simsiyah duman olsaydım olsaydım Şu yarada kan olsaydım olsaydım Dökülüp ziyan olsaydım olsaydım Bu dünyada yerim yokmuş yokmuş Keşke bir yalan olsaydım olsaydım



More Cool Stuff At POQbum.com

 
Bugün 6 ziyaretçi (84 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol